28 Mart 2010 Pazar

Beylerden kurtulamadık

Beypazarı'na gideceklere bir önerim olcak 30 tl ile gitmeyin tamam mı, ölürsünüz..
Gezi hakkında ne yazsam bilemedim şimdi, gittik işte Gizem böyle gidilcek yerleri vs araştırıp güzel bi broşür hazırlamış bize ve bir de beypazarının mapini getirmiş, 1 saat gecikmesine karşılık bir excuse olarak sundu bunları bize, biz de hemen cıvıdık o yapmayı planladığımız u sure gonna get beatings aktivitelerimiz arada kaynamış oldu.

Neyse Akköprü'den hemen bindik bir buçuk saat sonra falan Beypazarı'ndaydık..Nereye gitsek nerden şaaapsak diye dolanırken danışma tarzı bişey gördük ve ordan gizemin siyah-beyaz beypazarı haritasını döven büyük, renki ve açıklayıcı bir harita aldık (beleş).

Ben sadece evleri beğendim, başka bi numarası yoktu, doğal güzellik yoktu heryer kuru, sevimsiz sadece bazı evler şirindi o kadar.Sadece bir müzeye girdik;Yaşayan Müze, gelenekleri vs yaşatmak için köyün eski zengin ailesinin evini restore etmişler.Burda en çok ilgimi çeken şey ilk girdiğimizdeki yerli kızın yaptığı açıklamaydı (içerdekilerin hepsi yerli though), içerikten çok kızın diksiyonuydu..Spiker olarak koysan tv ye yapar işi, o derece.Müze açılmadan önce herangi bi eğitimden geçtiler mi bilmiyorum.

Halk Evi diye bi mekana gittik sonra yanılmıyorsam, orda da eski beypazarı sakinlerinin resimleri vardı, cumhuriyetin kurulmasını izleyen yıllardaki fotolar.Burda dikkatimi erkeklerin ve kadınların giyimleri çekti, gayet düzgün, formaldı, şuan pek böyle bi görüntü olduğunu söyleyemicem..vay anasını dedik

Gizem yerli bi yemek yedi adı Tirit'ti sanırım, yoğurtlu, etli ve ekmekli bişe..fena değildi.

Hıdırlık Tepesi'ne gittik bir de..Herkesin arabayla gittiği yere yürüyerek gittik, yokuş yokuş..Ben çok mızmızlandım başta ama sonra yolda dans ettik falan eğlendik.Bi arabaya ototstop çektim dar, yokuş sokakta, arabaının içindeki insan! çok artiz bir şekilde sırıtıp, bakıp geçti..Aferin çocuğum, hep böyle ol..gün içinde karşılaştığımız tragic flaw a sahip olan insanlardan daha sonra bahsetmeyi planlıyodum ama bu paragrafta kaynasın bu bakalım.

Çıktık tepeye, oranında bi numarası yok, tepe işte sevimsiz building yığınlarına bakıyor.

Gezi kötü değildi ama bunun nedeni mekanın çok heyecan verici bir yer olması değil, oraya sevdiğim arkadaşlarımla gitmiş olmamdı, mekan bizi .çok bilgilendirip eğlendirmedi yani, biz kendi kendimizi eğlendirdik.





Ankaraya geri dönünce biraz Ankamall'de takılıp odalara geri döndük.

Gün içinde rastladığımız tragic flawlu insanlara geri dönmek gerekirse, öncelikle MANNERS MANNERS diye bağırmak istiyorum.

İlk sorunlu insanımız karşımıza Gizem'i metroda beklerken çıktı.Gubik Ego kartlarını soktuğumuz hedenin üstünde oturmuş Gizem'i bekliyodum ki, güvenlik görevlisi gelip çok yavşak bir şekilde Naaaapıoon sen burdaa diye sordu, arkadaşımı bekliyorum dedim, kalktım.Merih o arada adama bikaç laf söyledi ama hatırlamıyorum şuan, ben bişe demedim ama...Bu Merih'in sinirini baya bozdu, benimde aklıma başka bi metroda geçen güzel bi anım geldi, niye burda yaşıyorum diye düşünmeye başladım.O ara Gizem geldi, servisi bulduk oturduk, benim yanıma sepetli bi amca düştü, bacağıyla bacağımı taciz etme girişimlerinde bulundu sonra Merih'le yer değiştirdik, ama adam ara ara kafasını nerdeyse göbeğine kadar eğip baktı, bunu çok ağır bi flaw olarak görmüyorum aslında komik ama bahsetmeden geçemedim.

3. olayımız yine serviste oldu, yanımızdaki abaza amca kalkınca onun yerine bi çocuk oturdu, ön taraftan, servise daha sonra bindiği konumundan obvious olan bi delikanlı kıro oturan çocuğa orası benimdi tarzı bişe söyledi, çocukta kalkıp yerini buna verdi..bi süre sonra delikanlı kıronun önü boşaldı ve diğer çocuk oraya oturup bi yerleşemedi, yerleşme aşamasındayken delikanlı kıronun oturduğu yerin 10 mete dışında duran bacağına bikaç kere çarptı ve kıro orda atar yapıp "sakin olsana" diye azarladı bunu.Biz taktık bu olanlara ama, bişe yokmuş gibi görünebilir de, sinirimizi bozdu, benim kıroyu dövesim geldi mesela, sabah güvenlik görevlisi gelip bana bişe dedğinde bu kadar kızmamştm.

Geri dönerken Gizem'le yine yanyana oturduk ve can sıkıntısı naparsın çalan şarkılara, sözlerine göre elimizle bi takım hareketler yaptık bunu yarım saat falan yaptık ve ayakta bekleyenler vs gördü, 2 gerizekalı olarak akıllarına kazınmış olduk ama olsun, eğlendik bi süre.En güzel hareketleri bulduğumuz şarkıyı da söylemek istiyorum, Queen, I want to break free, God knows kısımları cuk oturdu, ve bikaç şarkı sonra with ve make kelimelerinin çok kullanıldığına karar verip o kelimeleri belirten yeni hareketler türettik falan.

Önümüzdeki hafta sonlarında da (IAMX'e ve İzmir'e gittikten sonra yani) Gölbaşı ve Ahlatlıbel'e gitmeye karar verdik.Hava güzel artık maller cafeler barlar bayar oldu.

Odaya geldiğimde çok açtım, Cansu'nun ekmeğini bitirdim:D ve yorgunluktan ölü gibi uyudum.

Sabah yapıcaklarım:
*Oje sürmek
*selected texts için 2 text okumak
*AKK çalışmasına devam etmek
*odayı toplamak

Dersten sonra Nillere gidicem, ertesi gün 9 da dersim var umarım yetişebilirim, Ceylan hocanın dersini kaçırmak bende suçluluk duygusu uyandırıyo :S

Yarın Cansu'da geliyor, yani uyumadan önce korkunç şeyler düşünebilirim, tek olunca o düşünceleri sıvıştırmak için aptal aptal şeyler hakkında düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder